Would you like to make this site your homepage? It's fast and easy...
Yes, Please make this my home page!

ANASAYFA
HABER
GOMIKS
G FENLISESI
HAREKETLI RESIM
CHAT
OSS MAT
OSS FEN
|  |
FIKRALAR
Asagıya bakin
===KARPUZ ONLİNE====
height="856">
HANGİSİ DAHA AÇIKGÖZ
Çok akıllı geçinirdi.Kapısında "ikinci kez gelen hastalardan yarım ücret
alınır"yazılı doktora girdi.Gülerek :
-Bakın doktorcuğum, yine ben geldim, hatırladınız mı beni?dedi.
Doktor da güldü :
Tabii, hatırlamaz olur muyum?
Eeee? Muayene etmeyecek misiniz?İlaç vermeyecek misiniz?
Hayır gerekmez...Geçen gelişinizde verdiğim ilaca devam edin... |
TEK ASKER
Manevra varmış.Temel elde tüfek yerde yatıyormuş.Komutan gelip sormuş :
-Düşman önden gelirse ne yaparsın Temel?
Temel cevaplamış.Şu yandan, bu yandan, arkadan gelirse, diye tekrar sormuş
komutan.Temel bunları da cevaplamış.
Komutan en sonunda :
-Ya düşman tepeden gelirse?deyince.
Temel dayanamamış ve :
-Habu memleketin tek askeru ben miyum komitanum daa! |
AMELİYAT YERİ
İki sevgili bir ağacın gölgesinde otururlar.Delikanlının tatlı sözleri arasında
bir ara kız sevgilisinin kulağına fısıldar :
-Sevgilim sana apandist ameliyatı olduğum yeri göstereyim.
Delikanlının gözleri parlar.
-Göster canım göster.
Kız eliyle uzak bir yeri göstererek :
-Bak şu ilerde görünen sarı bina var ya, onun üçüncü katı.... |
ROMANTİZME BAK
Hayvanat bahçesinde iki ahtapot kollarını birbirine sarmış, dolaşıyorlardı.Erkek
ahtopot eğildi, hafif sesle dişi ahtapotun kulağına fısıldadı :
-Ne güzel bir gece, değil mi sevgilim?...Mehtap, yıldızlar, sen, ben...Ve bu güzel
gecede seninle ikimiz böyle kolkola kolkola kolkola kolkola kolkola dolaşıyoruz. |
ÜÇ KEZ
Ava çıkmış adam, başına gelenleri anlatıyormuş :
-Ormanda ilerlerken, karşıma kocaman bir Ayı çıkmaz mı?Çifteyi doğrultacak vakit
yok!..Silahı bir kenara attığım gibi başladım kaçmaya.Fakat Ayı peşimde!Benden
hızlı koşuyor.Bir ara ayının sıcacık nefesini ensemde hissettim.O kadar
yaklaşmıştı.Derken Ayının ayağı kaydı, yere düştü...Fırsat bu fırsat, tabana
kuvvet arayı açtım.Ama Ayı toparlandı, kalktı, bana yetişti.Yine nefesi ensemde...
Pençesini uzatsa omuzumdan yakalayacak.Allahtan tam o sırada yine Ayının ayağı
kaydı, yere düştü.Talih bana gülüyor!Hızımı arttırabildiğim kadar arttırdım,
yeniden arayı beşyüz metre kadar açtım.Tanrı sizi inandırsın arkadaşlar, Ayı
yine bana yetişti.Yine nefesi ensemde...şansa bakın...Ayının tekrar ayağı kayıp
yere düşmez mi?
Serüveni dinleyenlerden biri dayanamamış :
-Sen de çok yürekliymişsin kardeşim!...Hayvan bana üç defa nefesi enseme gelecek
kadar sokulsa, çok ayıptır söylemesi, ben korkumdan altıma ederim.
Avcı dönüp ters ters sözünü kesene bakmış :
-Lafı karıştırma yahu! Ayı üç kez neyin üstüne bastı da ayağı kayıp yere
düştü sanıyorsun? |
İKİ VAKTE KADAR
Eski deyimle basur (yeni ve bilimsel söylenişiyle hemoroit) çekenler bilir, çok
ıstırap veren bir hastalıktır. Adamcağız da hemoroitten öyle çekmiş ki...Derken
biri Kahve telvesi sür deyince, bir yerlerden kahve bulmuş.Bol bol koyup
pişirmiş.Sonra da avuçladığı gibi sürmüş.Sürmüş ama...Ağlaya sızlaya doktora
koşmuş. Soyunmuş, eğilmiş.Doktor da eğilmiş, bakarken...Hasta sormuş :
-Ne var doktorcuğum? Ne gördün?
-Vallahi iki vakte kadar bir yol görünüyor.Birde uzun boylu birinden toplu para
alacaksınız.Haaa Bir de mektup var.------------------------------------------------------
BAKAN
Bir ülkede bir bakan, kendisini gazetecilere hiç sevdirememişti.Ne yapsa makbule
geçmiyor, basın hergün kendisiyle uğraşıyordu.Nihayet :
-Öyle bir şey yapayım ki, gazeteciler mat olsun, diye düşündü ve ilan etti :
-Pazar günü saat 10'da bakan denizin üzerinden yürüyerek geçeceğim.
Pazar sabahı saat 10'da tüm basın mensupları toplandılar orada.Bakan geldi ve elinde
bastonuyla denizin üzerinde yürümeye başladı.Karşı kıyıya kadar da yürüdü
geçti.Herkesin gözleri dehşetle açılmıştı.
Fakat ertesi günü tüm gazetelerde şu başlık okundu :
-Bakan yüzme bilmiyor! |
BAKAN KARISI?
Bakanlardan birinin ölmesiyle başka bir milletvekili onun süresini doldurmak üzere
seçilmişti. Adam hemen karısına telefon ederek, bu haberi vermek istedi :
-Bir bakan karısı olmak ister miydin? diye sordu.
Karısı biraz düşündü sonra:
-Hangisinin? |
ENAYİ DEĞİLİM
Arabasını park edip lokantaya giren adam, çıktığında arabasını akordeona
dönmüş bir halde bulur.Cam sileceğinin altında bir kağıt vardır.Kağıdı
açtığında, şu satırlarla karşılaşır :
-Ön vitesle geri vitesi şaşırıp arabanıza sert bir şekilde çarptım. Arabanızda
gördüğünüz gibi büyük hasar var. Olayı gören kimseler de şu an, ben bu
satırları yazarken çevremde toplanmış bulunuyorlar ve bu kağıda adımı ve adresimi
yazdığımı sanıyorlar.Ne halin varsa gör, o kadar enayi değilim! |
BEBEK
Adamın biri misafirliğe gitmiş. Akşam olunca haliyle sormuşlar :
-Pardon arkadaş, demişler karı-koca. "Bizim odada mı yatarsın, bebeğin
odasında mı, yoksa boş bir odada mı?
Adam düşünmüş :
-Karı-koca nın yanında yatılmaz, bebekte uyanır ağlarsa uykusu kaçacak, ben boş
odada yatarım, demiş.
Sabah olunca adam elini yüzünü yıkamış, bir de bakmış çok güzel bir kız adama
havlu tutuyor.
Adam:
-Kızım senin ismin ne? diye sormuş.
Kız :
-Bebek amcacığım ya sizin isminiz?...
Adam :
-Eşek kızım eşşşeeek... |
HEP BOĞA MI?
İspanya'da tatilini geçiren turist, restoranda tipik bir İspanyol yemeği yemek
istemişti. Listeyi uzun uzun inceledi.Cojano adı dikkatini çekti.Ne olduğu hakkında
hiçbir fikri yoktu.Parmağını basıp, garsona işaret etti.Garson bir tabak içerisinde
yemeğini getirdi.Nefis bir şeydi ama içindekinin ne olduğunu çıkaramadı.Bir çeşit
etti ana ne?...Garsonu çağırdı ve sordu...Garson anlattı :
-Bugün boğa güreşlerine gittiniz mi bayım?
-Evet...
-İşte bu yediğiniz yemek bugün arenada öldürülen boğanın yumurtalıklarından
yapıldı.
Adam ertesi gün gene aynı restorana gitti.Tadı damağında kalan yemeği Cojano'yu bir
kez daha istedi.Lezzetle yedi.Artık ahbap oldukları garson hatır sormaya geldi :
-Nasıl memnun kaldınız mı bayım?
-Kaldım kalmasına ama bir şey dikkatimi çekti.Dün yediğim Cojano biraz daha
büyüktü gibi geldi bana.
Garson başını iki yana salladı :
-Her zaman boğa kaybetmez bayım... |
RESİM
Leyla, ağacın altına oturmuş resim yapıyordu.Babası kızın elindeki bomboş
kagığıdı görünce sordu :
-Leyla, ne resmi yapıyorsun bakayım?
-Çimenlikte bir keçi resmi.
-Çimenler nerede?
-Keçi hepsini yedi.
-Ya keçi?...
-Yiyecek birşey kalmayınca o da gitti. |
ÖNEMLİ NEDEN
-Hayrola nereden?
-Be be ben mi?Rad rad radyodan geliyorum...
-Ne vardı radyoda?
-Spi spi spi spiker sı sı sı sınavı vardı da...
-Eeee, ne oldu?
-Bı bı bı bırak yahu?Kı kı kıravat tak tak takmadık diye almadılar. |
HOO!!!
Doğu köylerinden birinde, kış kıyamette, adamın birisi ölmüş.Köylüler cenazeyi
kızakla mezarlığa götürüyorlarmış.Ama daha mezarlığa varmadan, kızak da,
öküzler de çamura saplanmış.Köylüler uzaktan öküzlere bağırmışlar
çağırmışlarsa da, kimse çamura girmeyi göze alamamış.
O sırada, birisi, bakmış ki; dirilerden hayır yok, ölüye seslenmiş :
-Ulan, öldün öldün de, öküzlere bir "Ho!" diyemeyecek kadar mı öldün,
mübarek? |
ÇORAP
Ayakları çok fena kokardı. Bir gün bir arkadaşına birlikte tiyatroya gitmelerini
teklif etti.
-Hay hay, dedi arkadaşı.Ama eve git, ayaklarını yıka ve temiz bir çorap giy. Söz
mü?
Tiyatroya gittiler.Yerlerine oturdular.Aradan beş on dakika geçmeden etrafındakiler
mendillerini burunlarına götürmeye başladı.
-Hani söz vermiştin, dedi arkadaşı.
-Vallahi değiştirdim, dedi.
İnanmazsın diye kirlileri de cebime koydum.Nah!... |
KIZAMIK
Bey, telefonu açıp seslendi :
-Alo...Doktor Bey, bizim oğlan kızamık.
-Biliyorum, dedi doktor, dün sizin eve girip gerekli şeyleri söyledim, kendisini
kimseyle temas ettirmeyin ve..
-Ama doktor bey, oğlan hizmetçiyi öpmüş bir kere...
-Ya bu fena işte...Öyleyse hizmetçiyi de karantinaya almalı.
-Doktor bey, bir şey daha var, sonra hizmetçiyi bende öptüm...
-O... İşler çatallaştı, hastalık herhalde size de bulaşmış olmalı.
-Ya..sonra ben karımı öptüm...
-Ne diyorsun be? Öyleyse ben de kızamık olacağım demek... |
MİYAW
İki deli, akılhastahanesinden kaçmaya karar vermişler. Gece vakti hızlı bir şekilde
duvardan atlayarak boşluktaki tarlaya çıkmışlar. Tellerin arasından sürünerek
ilerlerken bir bekçi bunların hışırtısını duymuş. Hemen bağırmış: "Kim
var orada?" Delilerden biri hemen: "Miyaw, miyaww" diye seslenmiş.
Huşırtıyı kedinin çıkardığını zanneden bekçi tam geri dönecekken deliler yine
sürünmeye başlamışlar ve yine bir hışırtılar başlamış. Bekçi hemen dönmiş
ve bağırmış: "Kim var orada?" İyice sinirlenen deli: "Miyaw dedik ya
len" demiş
|
SERT KOVBOY
Bir kovboy çiftliğine dönmektedir.Bindiği atı yeni satın almıştır.Atın üstünde
bir gün evvel evlendiği genç bir kadını da getirmektedir.Sel yatağı boyunca
ilerlediklerinden, kötü bir rastlantı sonucu at kayar.
-Bir,der kovboy kısaca.
Ve on dakika sonra at yine bir yoldan sapma yapar.
-İki, der kovboy.
Biraz daha ileride, at bir engel karşısında, az kalsın dengesini kaybeder gibi olur,
bu kez kovboy ne bir, ne iki der.Kadını attan indirir ve :
-Üç, der!
Ve bir tabancayla atı öldürür.
Genç evli kadın, dehşete düşmüştür.İtiraz etmekten kendini alıkoyamaz.
-Herşeye karşın, biraz sert, yapmamalıydın!
Ve kovboy sayar :
-Bir! |
EFENDİ MANİTU
Stresten bıkmış adamın biri, uzun bir deniz seyahatine çıkmış. Fakat
şanssızlıktan gemi batmış ve sadece bu adam kurtulabilmiş. Günlerce minik bir tahta
parçasının üstünde denizde yol aldıktan sonra minik bir adaya gelmiş. Adam daha ne
olduğunu anlamadan yerliler bunu almış götürmüşler. Adam yüzlerce yamyam yerlileri
görünce: " Eyvah, boku yedik." demiş. Tam ağlayacağı sırada gökten
" Hayır evladım, boku yemedin" diye acayip ve gür bir ses gelmiş. Şaşıran
adam: "Sen kimsin ya?" demiş. Yine aynı gür ses "Ben ulular ulusu efendi
manitu' yum." demiş. İyice şaşıran adam: "Peki Efendi Manitu, ne yapmam
lazım?" demiş. Hemen cevap gelmiş: "Şimdi sakin bir şekilde sağ
tarafındaki yerlinin mızrağını kap, en önde duran ve başında bir sürü tüy olan
büyük yerliye sapla" demiş. Adam hemen can havliyle mızrağı kapıp şef yerliyi
öldürmüş. Yine aynı ses son kez gürlemiş " İşte şimdi boku yedin
evladım!"
|
ELTİMGİLE GİDİYOM
Yeni ilçe olan bir köye trafik ışıkları yeni konmuş, ışıkların altında bir
polis bekliyor ve halkın ışıklara uymasını sağlamaya yani bir çeşit trafik
eğitimi vermeye çalışıyormuş.
O sırada, bakmış ki; bir kadın, elinde tuttuğu çocuğuyla, kırmızı yanarken
karşıya geçiyor.Hemen seslenmiş :
-Hanım, hanım! Nereye?
Kadın dönüp :
-Vıy! demiş. Sana ne? Eltimgile gidiyom. |
RESİM
Leyla, ağacın altına oturmuş resim yapıyordu.Babası kızın elindeki bomboş
kagığıdı görünce sordu :
-Leyla, ne resmi yapıyorsun bakayım?
-Çimenlikte bir keçi resmi.
-Çimenler nerede?
-Keçi hepsini yedi.
-Ya keçi?...
-Yiyecek birşey kalmayınca o da gitti. |
KAZANAN KİM
Ağa ile ırgatı köyden kasabaya giderken...Bir ara ağanın aklına bir muziplik geldi
:
-Bak, dedi, şu yol kenarında ineklerin bıraktığı tezekleri yersen...Bu arabamı da,
atları da, koşumları da sana veririm.Senin olsun.
Irgat gıcır gıcır arabayı, atları, koşumları görünce, düşünmedi
bile...Tezeğin hepsini yiyip bitirdi.
Kasabaya gittiler, alışveriş yaptılar, dönerken...Ağa birden düşünceye
daldı."Muziplik derken, araba da, at da, koşumlar da gitti"diye :
-Bana bak, dedi, arabayı, atları, koşumları geri istiyorum.Kaça verirsin?
-Para filan istemem.Aldığım fiyata veririm,ağa...
-Yani?
-Yanisi şu ; Bak karşı kenarda duran tezekleri gördün mü?Sen de onları ye!Al
arabayı, atları koşumları!...
Baktı başka çare yok, ağa da eğildi, zorlana zorlana yedi tezekleri...
Tam köye yaklaştıkları sırada ırgat gülmeye başladı kendi kendine...
-Ne gülüyorsun, diye sordu ağa, bir şey mi var?
-Nasıl gülmem, ağam?Biz yola çıkarken bu araba da, bu atlar da, bu koşum da
senindi.Şimdi yine senin...Peki, öyleyse biz o tezekleri niye yedik? |
ŞEREFSİZ
Hollywood'da güzel bir evde bir parti veriliyor.Partinin sahibi partiyeheyecan ve
değişim katmak için mikrofonu eline alıp başlıyor :
-Arkadaşlar akvaryumdaki iki Pirana'yı bu havuza atacağım.Havuza atlayıp karşıya
çıkan arkadaş şu gördügünüz sarışınla sabaha kadar eğlenebilir.
Kimsede ses seda yok.
-Bu esmeride sunuyoruz.
Yine kimsede ses yok.
-Bu kumral bayanı da hediye ediyoruz.
Yine ses yok.
-Bu topu da veriyoruz.
-Slaaaaash!!!...
Adamın biri suda hızla yüzüyor ve karşıya geçiyor.Tekrar koşup havuzun öbür
kenarına geliyor :
-Nerede o şerefsiz!
-Beyefendi o havuzun karşısında!
Adam şaşkın şaşkın :
-O değil! Beni havuza iten şerefsiz nerede...... |
DAHA ÇOK İSTİYOR...
Çocuk, okuldan bir gözü şiş olarak dönünce, annesi telaşlandı :
-Oğlum ne oldu gözüne? Düştün mü yoksa?
-Hayır düşmedim.Arkadaşım Orhan'la dövüştük.Ben de yarın onun gözünü
şişireceğim!
Annesi yatıştırmaya çalıştı :
-Sakın ha! Dövüşmek iyi birşey değil.Ben sana yarın pasta çörek
vereyim.Arkadaşına da ver, barışın.Güzel güzel oynayın olmaz mı?
-Olur anneciğim, barışırız.
Ertesi gün, çocuk öteki gözü de şişmiş olarak döndü.Annesi merakla sordu :
-Yine ne oldu?
-Arkadaşım yaptı, daha çok pasta, çörek istiyor! |
Birkaç Fransız kantinde gevezelik ederken içlerinden biri sorar:
-Gütenberg kim? Biliyormusunuz?
-Hayır, der ötekiler.
-Güzel, sizde benim gibi gece kurslarına gitseydiniz, Gütenberg'in basım makinasını
bulan kişi olduğunu bilecektiniz.... Ya Panmentier'i?
-Hayır, der ötekiler.
-Güzel, sizde benim gibi gece kurslarına gitseydiniz, Panmentier'in patatesi bulan kişi
olduğunu bilecektiniz.Eğer gece kurslarına gitmezseniz yaşam boyunca....
İşte ozaman, aralarında lehimci olanı öfkelenip patlar :
-Oldu, anlaştık! Gütenberg'i, Panmentier'i bilmiyoruz. Sen Obarana kim biliyormusun?
-Hayır!
-Peki öyle ise öğren! Obarana, sen gece kurslarına giderken karınla yatan heriftir! |
PATATES
FBI gizli ajan eksikliğini giderebilmek için ajan seçmeleri yapmaya karar vermiş. Ve
hergün üçer kişi çağırıp aralarından birini ajan olarak himayelerine
alıyorlarmış. Seçimlerin 3. günü Temel' de katılmış. Yanındada bir ingiliz ve
bir amerikan varmış. Bunlardan ilk olarak kamuflaj olmalarını istemişler. İçinde
sadece bir çuvalın bulundu boş bir odaya sokmuşlar ve burada gizlenmelerini
söylemişler. İlk önce ingiliz girmiş. 5 dk. sonra odaya giren bir yetkili gitmiş
içinde ingilizin saklandığı çuvala tekme atmaya başlamış.
Hemen çuvalın içinden bir ses gelmiş: " Miyaw, miyaw." İngilize ilk testi
başarıyla geçtiğini söyleyip amerikan' ı odaya koymuşlar. Amerikan' da aynı
çuvala saklanmış. Biraz sonra yine odaya giren yetkili gitmiş ve çuvala bir tekme
atmış. Çuvalın içinden: "Hav, hav." diye bir ses gelmiş. Amerikan' ıda
tebrik edip Temel' i odaya koymuşlar. 5 dk. sonra odaya giren aynı görevli gitmiş
çuvala bir tekme atmış. Ama hiçbir ses gelmemiş. Bir daha atmış yine tık yok. Bir
daha bir daha derken en sonunda çuvaldan cılız bir ses yükselmiş: "
Patateeeeesss |
Temel uçakla Trabzona gidecekmis.Oturmus bir yere rasgele... Asil yer sahibi gelmis;
- Yer sahibi: Beyfendi burasi benim yerim kalkarmisiniz?
- Temel: Hayir
- Yer sahibi : Beyfendi burasi benim yerim kalkin
- Temel: Hayir
Yer sahibi gider Hostese basvurur.
- Hostes: Beyfendi burasi sizin yeriniz degil kalkarmisiniz lütfen
- Temel: Kalkmam
Hostes çare bulamayinca kaptana basvurur.
- Kaptan: Temelin kulagina bisi fisildar ve Temel gecer Arka tarafa oturur.
Herkes hayret etmis biz bu kadar urastik kalkmadi acaba Kaptan nasil kaldirdi
bunu.Dayanamiyorlar Kapatana Soruyorlar;
- Kaptan: Dedim ki Burasi Trabzona Gitmez |
ŞEMSİYE
Yıllar önce İngiltere'de erler şemsiye kullanmazmış.Şemsiye taşıma hakkı sadece
subaylara tanınıyormuş.
O yıllarda bir gün genç teğmenlerden biri, koltuğunun altında bir şemsiye ile
hızlı hızlı yürüyen eri görünce, beyninden vurulmuşa dönmüş.Eri çağırarak :
-Bu ne küstahlık, demiş.Ve şemsiyeyi aldığı gibi dizinde iki parça etmiş.
-Bu sana bir ders olsun, bir daha böyle küstahlıklar yapma!
Neye uğradığını anlamayan er :
-Başüstüne, diyerek selamı çakmış ve şöyle sormuş :
-Teğmenim, beni az önce evine yollayan general şemsiyesini istediğinde kim kırdı
diyeyim? |
ŞİKE
Futbol maçı başlamadan önce iki takımdan birinin kaptanı, hakemi bir köşeye çekip
:
-Hocam, der.Sen bizim takımın durumunu bilmezsin...
-Bu maçı bize kaybettirecek olursan, bizimkiler seni ne yapar bilirmisin?
-Ne yaparlar?
-Seni parça parça ederler...
Hakem cevap verdi :
-Anlaşıldı, siz bu oyunda berabere kalacaksınız...
-Neden?
-Öteki, takımın kaptanı da bana aynı sözleri söyledi de ondan!... |
SAKAT ÇOCUK
Karısı hamile olan bir adama işyerinde aniden bir telefon gelmiş: "Beyefendi, bir
bebeğiniz oldu acele hastahaneye geliniz" diye. Heyecanlanan adam hemen hastahanenin
yolunu tutmuş. Doğum bölümüne gştmiş. Kendisini bir hemşire karşılamış. Adam
durumu anlatınca hemşire: "Beyefendi, evet doğru bir çocuğunuz oldu ama malesef
sakat doğdu" demiş. Habere çok üzülen adam: "Olsun çocuğumu gösterin
bana" demiş. Hemşire: "Beyefendi, görmeseniz daha iyi olur çünkü
çocuğunuz çok ileri derece spastik" demiş.
Adam yinede: "Olsun o benim evladım, görmek istiyorum" diye diretmiş.
Hemşire: "Peki öyleyse" deyip spastik çocuklar bölümüne geçmiş. Adamda
peşinden gitmiş. İlk bölümde kolsuz çocuklar varmış. Adam: "Çocuğum burada
mı?" diye sormuş Hemşire: "Hayır beyefendi, çocuğunuz ilerideki
bölümlerde" diye yanıtlamış. Bir sonraki bölüme geçmişler. Buradada bacağı
olmayan bebekler varmış. Adam yine: "Çocuğum burada mı hemşire hanım?"
diye sormuş. Hemşire yine: "Hayır beyefendi, çocuğunuz daha ilerdeki
bölümlerde" diye yanıtlamış.
Bir bölüm daha geçmişler buradada hem kolu hem bacağı olmayan çocuklar varmış
Adam yine heyecanla: "Buradamı çocuğum?" demiş. Fakat hemşire yine:
"Hayır beyefendi" diye yanıtlamış. Üzülen adam bir sonraki bölüme
geçmiş. Bu bölümde ise sadece kafa olan çocuklar varmış. Adam yine hüzünle:
"Hemşire hanım, artık sanırım burada çocuğum" demiş. Fakat hemşire:
"Hayır beyefendi, çocuğunuz şimdi gideceğimiz bölümde, fakat isterseniz
gitmeyelim çünkü çocuğunuzu görünce çok kötü olabilirsiniz" demiş. Adam
yine ısrarla: "Hayır, ne olursa olsun o benim çocuğum" demiş. Hemşire
"Peki o zaman" deyip bir sonraki bölüme gitmiş. Bu bölümdeki oda
bomboşmuş. Sadece odanın ortasında bir masa, masanın üstünde bir kavanoz, kavanozun
içindede bir kulak duruyormuş. Adam hemen: "Bu mu benim çocuğum?" diye
sormuş. Hemşire üzüntüyle: "Evet beyefendi, ama malesef çocuğunuz
sağır" demiş. |
İYİLİK MELEĞİ
Adamın işi varmış, Ankara'ya gidiyormuş, tam uçağa binerken kulağında bir ses :
-Binme, bu uçak düşecek!
Dönmüş, bakmış, kimse yok, ama içine de bir kurt düşmüş, binmemiş.
İkinci uçağı beklerken kara haber ulaşmış :
-Uçak düştü kurtulan olmadı!
Koşmuş Haydarpaşa'ya, bilet almış, tam trene binecek, aynı ses kulağında :
-Binme bu trene, raydan çıkacak!
Dönmüş, bakmış yine kimse yok, trene binmemiş, gelmiş eve, sabah gazeteyi açınca
tüyleri ürpermiş :
-Tren Eskişehir'de raydan çıktı şu kadar ölü, şu kadar yaralı...
Allahına şükretmiş, koşup otobüse bilet almış, tam binerken yine o ses :
-Bu otobüse binme, freni patlayacak!
Dönmüş yine kimse yok! Dayanamamış, bağırmış :
-Sen kimsin yahu?
-Ben senin iyilik meleğinim!
Adam iyice kızmış :
-Ulan evlenirken neredeydin!------------------------------------------------------
Cimri bir kişi ölümü yaklaşınca oğullarını yanına çağırır.Üç oğlunada
vasiyette bulunur . Ben ölünce hepinizin mezarıma tek tek birer milyar koymanızı
istiyorum der. Adam öldükten sonra sırayla 1. ve 2. oğlu mezara gider ve birer milyar
parayı mezara koyarlar daha sonra babası gibi parayı seven 3. oğluda mezara gider ve
mezardaki paraları alır yerine babası adına bir 3 milyarlık çek koyar. |
SAPIK DOKTOR
Psikolog karşısındaki sinir hastası bir genci teste tabi tutmaktadır.Kağıt üstüne
bir dikörtgen çizip :
-Bu size neyi hatırlatıyor?diye sorar.
Hasta :
-İçinde kadın bulunan bir yatağı, diye cevap verir.Arkasından psikolog kağıda
büyükçe bir kare çizer.Hasta, bu kez :
-İçi kadın dolu bir oda, der.
Derken, çok büyük bir dikdörtgen çizdiğinde, hasta bu sefer de :
-Bu da içi kadın dolu bir ev, deyince, psikolog dayanamaz :
-Tamam beyefendi, der.Siz bir kadın budalasısınız.
Ama psikolog daha lafını bitirmeden, hasta bağırır :
-Ne, ben mi? Aslında sen kadın budalasısın be! Sabahtah beri bana terbiyesiz resimler
çiziyorsun...
|
İKRAM
Adamın biri yabancı bir şehirde, bir evin kapısını çalarak şu ricada bulunur :
-Pek susadım, buralarda su bulamadım, lütfen bana bir bardak su verir misiniz?
Kapıyı açan çocuk, adamın yüzüne bakarak, kısa bir tereddütten sonra :
-İstersen ayran getireyim, der.
Adam bu teklifi teşekkürle kabul ettikten az sonra, çocuk bir çanak ayran getirir.
Adam ayranı içtikten sonra çocuk :
-İstersen daha getireyim,der.
-Zahmet olur yavrum.
-Hayır, zaten bu ayranın içine fare düştüğü için nasıl olsa dökecektik!
Bunun üzerine, adam iğrenerek, elindeki ayran çanağını hiddetle yere atıp
parçalayınca, çocuk feryadı koparır :
-Anne, kapıdaki adam köpeğin çanağını kırdı! |
NE KOYSAYDIM?
Adam sünnetçi dükkanının vitrinine şemsiye koymuş, biri de merak etmiş :
-Yahu sünnetçi vitrininde şemsiyenin işi ne be?
Sünnetçi fena fena bakmış :
-Yani vitrine ne koysaydım? |
VEFAKAR AİLE
Yamyam baba-oğul balta girmemiş ormanda dolaşırken nehirde yıkanan genç ve çok
güzel bir kadın gördüler.
Oğul sordu :
-Ne dersin baba, yiyelim mi onu?
Baba bir an düşündükten sonra :
-Hayır, bunu eve götürür, onun yerine anneni yeriz! dedi. |
SÜTÜ OLMAZMIŞ
Çekici bir genç kadın, çok zayıf bir bebeği doktora kontrole götürür.Bebeğe
bakan doktor :
-Bu çocuk iyi gıda almıyor, der ve kadına dönerek ;
-Lütfen soyununuz, diye rica eder.
Soyunan kadının, göğüslerini iyice kontrol ettikten sonra doktor
-Düşündüğüm gibiymiş hanımefendi der, sizin hiç sütünüz yok.
Kadın :
-Tabi olmaz doktor bey, der.Ben çocuğun teyzesiyim... |
Bir Türk Amerikaya ziyarete gezmeye gitmiş.Sokakta dolaşırken tuvaleti
gelir.Koştura koştura umumi bir tuvalet bulur.Kendini bir an önce içeri atmak ister
fakat kapıdaki adam 25 cent ister.Bizimki sıkışa sıkışa 25 cent i verir içeri
dalar.Zart zurt sesli yaparken yandan "yavaş be adam" diye ses gelir meyerse
yandakide bir Türkmüş.İşini bitirip dışarı çıktıktan sonra yandakiyle
karşılaşır ve lafı yapıştırır."Be adam 25 cent e mozartımı yoksa
şopennimi dinleyeceğini sanıyordun" der. |
VAAZ
Sahranın ıssız bir köşesinde,bir din adamı lejyonerlere vaaz vermeye gelir.Vaaz'dan
önce binbaşı askerleri uyarır:
-Rahibin ziyareti sırasında, özellikle küfür ve müstehcen kelimeler istemiyorum!
Dövüşmeyi bildiğiniz gibi, kendinizi tutmayı da bildiğinizi ona gösterin...
Daha sonra rahip, birliğin önünde vaazına başlar :
-Herşeyden uzakta yaşıyorsunuz, ama geleneklerinizle övünmeniz gerekir.Ben size
kendisi de sizin gibi bir kahraman olan Hz. İsa'nın selamlarını getirdim.Söyleyin
bana, kahramanlıktan daha saf, daha güzel ne vardır?
Tam o anda birkaç lejyoner ağızlarını açmaya hazırlanırken binbaşı ayağa
fırlar ve haykırır :
-Götüm, diyene onbeş gün hapis!... |
Bir bayanın yatak odasındaki gardrop bozuktur. Evin
yanında bulunan istasyondan tren geçince kapağı açılmaktadır. Bunun için bir gün
bir marangoz çağırır. Marangozu yatak odasına götürür ve dolabı gösterir. O anda
bir tren geçer ve gardrobun kapağı kendiliğinden açılır. Marangoz menteşelere,
kilide bakar. Hanımefendi buradan gardrobunuzun nesi olduğunu anlayamadım. Şimdi ben
içine gireyim ve siz kapağı kapatın, böylece ben içeriden bakarım belki böyle
anlarım der. Marangoz içeri girer, kadın kapağı kapatır. O anda kapı çalar. Kadın
kapıyı açar. Kadının kocası gelmiştir. Kocası doğru odasına gider ve üstünü
çıkarıp asmak için gardrobunu açar. Bir bakar ki gardropta bir adam. Kızarak adama
bağırır. "Ne işin var senin burada" der. Marangoz korkmuş bir vaziyette
cevap verir. "Şey beyefendi nedesemki, şimdi size burada tren bekliyorum desem
inanırmısınız?" |
HEPSİ BİRDEN
Oymakbeyi, izci adaylarını karşısına toplamış, onlara izciliğin ilkelerini
anlatmaya çalışıyordu :
-Bakın çocuklar, dedi.Bir izci, her gün, hiç olmazsa bir kez birine yardımcı
olmalıdır.Hastalara...Yaşlılara...Muhtaçlara...Her sabah okula geldiğiniz zaman size
birgün önce nasıl bir iyilik yaptığınızı soracağım.Tamam mı?
Ertesi sabah Oymakbeyi çocukları toplayıp sordu :
-Söyleyin bakalım...Dün ne gibi bir iyilik yaptınız?
Bütün çocuklar, hep bir ağızdan :
-Yaşlı bir kadının karşıdan karşıya geçmesine yardım ettik efendim.
Adamcağız şaşırdı :
-Hepiniz mi?
-Evet efendim, hepimiz birden.
-Neden?
Çocuklardan biri cevap verdi :
-Kadın karşıdan karşıya geçmek istemiyordu, ondan efendim! |
Çocuğun birisi, bir gün matematik dersi sonrasında kafasında bir
takım soru işaretleri ile babasına gelir. Babası, "Oğlum bugün okul nasıl
geçti" diye sorunca, çocuk babasına anlatır. "Babacığım her sey iyiydi.
Ama matematik dersinde anlatılan "reel" ve "potansiyel"
kavramlarını anlayamadım". Bu durum üzerine babası çocuğuna bu kavramları
ilginç bir yöntemle anlatmaya karar verir. Çocuğuna, annesine gitmesini ve ona 1
milyon dolar karşılığında Robert De Niro`yla yatıp yatmayacağını sormasını
ister. Çocuk gider ve sorar. Annesi, 1 milyon dolar`a gerek olmadığını, bedava
olarakta seve seve Robert De Niro`yla yatabileceğini söyler. Çocuk bu cevabı babasına
iletir. Bunun üzerine babası çocuğun ablasına giderek ona 1 milyon dolar
karşılığında Leonardo Di Caprio`yla yatıp yatmayacağını sormasını ister. Çocuk
ablasına gider ve sorar. Ablasıda annesi gibi, 1 milyon dolar`a gerek olmadığını
bedava bile seve seve onunla yatabileceğini belirtir. Çocuk bu cevabıda babasına
iletir. Babası ise söyle der. "İşte oğlum sorularının cevabı. Şu anda
elimizde reel olarak 2 milyon dolar para, ve 2 tane potansiyel orospu var." |
Barda uzun süre tek başına içki içen adam bir süre sonra barmene
"Biliyormusun, ben sol gözümü ısırabilirim" demiş Doğal olarak barmen
buna inanmamış. 1,000,000 Lirasına iddiaya girmişler. Adam, takma olan sol gözünü
çıkarmış; ısırmış ve barmenin hayret dolu bakışları arasında parayı cebine
atmış. Bir kaç kadeh daha içtikten sonra adam gene barmene dönmüş ve
"Biliyormusun" demiş; "ben sağ gözümü de ısırırım!" Adamın
tavırlarından kör olmadığını; dolayısıyla öbür gözünün de takma
olamayacağını düşünen barmen, parasını kurtarabilmek umuduyla hemen 1,000,000
sına iddiaya girmiş. Adam sakin sakin takma dişlerini çıkarıp sağlam olan sağ
gözünü de ısırmış. Aradan bir kaç saat geçince, müşteri barmene "İki
milyonunu kurtarmak için sana bir fırsat vermek istiyorum" demiş. "İki
milyonuna iddiaya girerim ki bu oturduğum yerden taaa öbür köşeye yerleştireceğin
bir bira şişesinin içine, bir damla bile etrafa sıçratmadan işeyebilirim."
Barmen uzun uzun bu işin altında nasıl bir üç kağıt olabileceğini düşünmüş;
bulamamaış ve iddiayı kabul etmiş. Salonun en uzak köşesine bir şişe
yerleştirmişler ve adam işemeye başlamış. Değil etrafa bir damla damlatmamak;
ortalığı tam anlamıyla berbat etmiş. Barmen paralını kurtarmanın sevinciyle
olduğu yerde zıplamaya başlamış. Biraz sakinleşince adama dönüp "Kesinlikle
kaybedeceğini bile bile neden böyle bir iddiaya girdin?" diye sormuş.
"Kaybettiğimi de nerden çıkardınız?" demiş adam; "Şu karşı masada
oturan iki asık suratlı adamı görüyormusunuz? İşte onlarla ""barın orta
yerine işerim, barmen de sevinçten zıplar"" diye 5'er milyon lirasına
iddiaya girdim".
|
Duygu Asena, yolda yürümektedir. Parkın birinde
Küçük Asım'ı masum masum oynarken görür: "N'apıyorsun sen evladım?"
diye sorar. Küçük Asım: "Feminist yapıyorum teyze" der. Asena, doğal
olarak birtakım çamurlarla nasıl feminist yapılabildiğini merak eder. Küçük Asım
anlatır: "İşte, şu çomakları şu çamurdan bedene yapıştırıyorum, otlardan
saç yapıyorum, gazoz kapağından şapka, sonra üzerine sıçınca feminist
oluyor!" Duygu Asena, duygulu bir kadın olarak sinirlenir ve çocuğa bir şaplak
patlatır. Ertesi gün Küçük Asım'ı yine görür ve akıllanmıştır umuduyla yine
sorar: "N'apıyorsun evladım?". "Feminist yapıyorum teyze".. nasıl
yapıldığı konusunda da yine aynı cevabı alınca, bu sefer adamakallı döver. Bu,
bir hafta boyunca böyle gider. Asena, feminist inadıyla hala Asım'a eğitim amaçlı
dayaklar atmaktadır. Nihayet birgün, Küçük Asım, farklı bir cevap verir,
"Erkek yapıyorum" der. Asena, büyük bir zevkle "Nasıl yapıyorsun
evladım?" diye sorar. Çocuk anlatır: "İşte, şu çomakları şu çamurdan
bedene yapıştırıyorum, otlardan saç yapıyorum, gazoz kapağından da şapka yapınca
erkek oluyor!". Asena, merak içerisinde sorar: "Eeee, üzerine sıçmayacak
mısın?". Küçük Asım, sırıtır: "Yok teyze, üzerine sıçarsam, feminist
olur." |
Akıl hastanesinde bir gün bir hasta bakıcıyı
yanına çağırır. "Bana çabuk 5 şişe kola getir" der. Hasta bakıcı buna
kızar ve hastaya beş tokat atar ve "al işte kolalarını" der. Aradan zaman
geçtikten sonra yine aynı hasta, bakıcıyı yine çağırır. Bu sefer hasta
bakıcıyı tokatlar."Bakıcı ne oluyor?" der. Hasta cevap verir.
"Şişeleri getirdim abi". |
Adamın biri çok kuvvetli öksürüyormuş, doktora gitmiş derdini
anlatmış. Doktorda adama yanlışlıkla öksürük ilacı yerine müshil ilacı vermiş
ve demişki:bir hafta boyunca yemeklerden sonra iç ve yanıma gel. Adam bir hafta sonra
gelince doktor: Öksürüğün nasıl oldu deyince, adamda: Cesaret edipte
öksüremiyorumki,demiş. |
Adamın biri bara girmiş. Garson, herkeze içki ver kendinede al demiş.
İçkiler içilmiş garson hesap için gelince adam: Para yok demiş. Tabi garson bunu bir
güzel dövüp dışarı atmış. Diğer akşam tekrar gelmiş ve yine garson herkeze
içki kendinede al demiş ve sonuçta parası olmadığı icin yine dayak yemiş ve
gitmiş. Bu üç akşam böyle devametmiş. Dördüncü gün yine gelmiş ve garson
herkeze içki fakat bu sefer sen içme, içince sapıtıyor, sonrada kavga
çıkarıyorsun. |
Genç bir sanatçı adayı , kız doktoruna telefon
açıp aldığı randevuya gelemiyeceğini söyledi. Doktor sordu: "Neden çok mu
hastasınız?" -Yoo değilim. Yalnız bugün bir prodüktöre gidip bir rol istedim.
Sonra terzime gittim. Daha sonra ev sahibiyle kira meselesini tartıştık. Kısacası
doktor bey, bir defa daha soyunacak halim kalmadı! |
İki arkadaş hem içiyor, hem de karılarından
yakınıyordu. Biri -"Ben" dedi, "Evliliğimizin ilk senelerinde işten eve
dönünce karımı kucaklar, nefesi kesilene kadar kollarımda sıkardım."
Diğeri içini çekerek sordu "Ya şimdi?"
-Şimdi mi? Daha fazla sıkmadığım için pişmanım!.. |
.Tiyatroda, ünlü oyuncu rolü gereği uşaklarına bağırır.
-Atımı getirin!
O sırada münasebetsiz bir seyirci "Eşek olsa olmaz mı? diye seslenir. Oyuncu hiç
istifini bozmaz:
-Hay hay! Buyrun beyefendi!..
|
Ali okula yazılıcakmış. Ama çok fırlama bir çocuk olduğundan
babası bazı önlemler almaya karar vermiş ve okuldaki öğretmenine ve diğer
öğretmenlere durumu anlatmış. Sıra servis şöförüne gelmiş servis şöförüne
oğlunun ne kadar fırlama olduğunu anlatmış. Şöför hiç oralı olmamış içinden
ufacık çocuk ne kadar fırlama olabilir ki demiş. Okul günü gelmiş ve Ali alınması
gereken yerden servise binmiş. Yolculuğun ilk başlarında sakin sakin oturan Ali daha
sonra şöförün yanına gelerek "amca benim annem tavuk babam horoz olsaydı ben
civciv olurdum değilmi" demiş. Şöför "evet yavrum şimdi geç yerine otur
"demiş. Bİraz sonra Ali yine şöförün yanına giderek "amca benim annem
inek babam boğa alsaydı ben buzağı olurdum değilmi"demiş. Şöför biraz
sinirli "evet şimdi git yerine otur " demiş. Biraz sonra Ali yine şöförün
yanına gelerek "amca benim annem" demeye kalmadan şöför Ali'ye "ben
sana bir soru soracağım "demiş ve ardından "senin annen orospu baban
pezevenk olsaydı sen ne olurdun bakayım" demiş. Ali sırıtarak cevap vermiş
"ŞÖFÖR". |
Bir kürt ve Temel Amerikaya zengin olmak için
gitmişler. 1 sene sonra aynı yerde tekrar buluşmak üzere ayrılmışlar... Bir sene
sonra Temel yine aynı şekilde beş parasız buluşma yerine gelmiş. Daha sonra yanına
bir limuzin yanaşmış ve içinden smokin giymiş bizim kürt çıkmış. Kısa bir
selamlaşmadan sonra -Temel: Valla ben hiç bir baltaya sap olamadım der. Ama görüyorum
ki sen oldukça iyi durumdasın. _ Kürt: Eh işte durum iyi der. Valla bu amerikalılar
salak. Bir fal makinası yaptım. 5 dolara elini makineye koyuyorsun ve fala bakıyor der.
Daha sonra yine bir sene sonrası için sözleşirler. Bir sene sonra yine kürt limuzini
ile gelir ve beklemeye başlar. 10 dk sonra tepeden dabadabadabna bir helikopter iner ve
içinden bizim Temel çıkar. Kürt şaşırır. Ulan nasıl olduda bukadar zengin oldun?
- Temel : Valla bu amarikalılar çok salak. Ben senin makineyi biraz geliştirdim der.
5$'a elini veriyorsun fala bakıyor. 10$ vermezsen elini geri alamıyorsun. |
Sınıfta öğretmen sormuş: Dalda üç kuş var,
birini vurdum kaç tane kalır? Çocuk cevaplamış: Hiç kalmaz örtmenim. "Olur mu
oğlum" demiş öğretmen, "2 tane kalır." "Olmaz öğretmenim"
demiş çocuk, "siz birini vurunca diğerleri aptal değil ya sesten ürküp
kaçarlar..." Öğretmen şaşırmış ve " Aferin oğlum, cevabın yanlış ama
düşünce tarzını beğendim." demiş. Sonra çocuk, "Öğretmenim, ben de
size bir şey sormak istiyorum: Karşıdan üç tane bayan geliyor, üçü de dondurma
yiyor, ama biri yalayarak, biri ısırarak, diğeri de emerek yiyor dondurmayı. Sizce
bunlardan hangisi evlidir? " Öğretmen kızmış ama, cevap veremedi dedirtmemek
için belli etmemiş, "Emerek yiyen evlidir" demiş. Çocuk, "Olur mu
öğretmenim ne alakası var, parmağında yüzük olan evlidir" demiş, "Ama
düşünce tarzınızı beğendim." |
Adamın biri bir gün İngiltere'ye gezmeğe gitmek istemiş. Tabi
ingilizce bilmediğinden arkadaşına sormuş: -Yav ben İngiltere'ye gidince onlarla
nasıl anlaşacağım? demiş. Arkadaşıda: -Bak konuştuğun her cümlenin sonuna 'ing'
koy , onlar senin ne demek istediğini anlarlar demiş. Ve adam ingiltere'ye gitmiş ve
solugu bir cafede almış. Arkadaşının taktiğini uygulamaya başlamış ve garsonu
çağırmış: -Sen bana bir çay getirebiling? demiş ve garson şaşkın şaşkın çay
getirmeye gitmiş. Garson çayı hemen getirmiş. Adam demişki: -Bak , ben ne güzel
ingilizce konuşuyoring değiling? demiş. Garson lafı yapıştırmış: -Ben Türk
olmaying , bok içerdin çaying! |
Doktor hastasını telefonla arar ve hastasına bir kötü birde çok
kötü haberi olduğunu söyler. Daha sonrada ilk önce hangisini söylememi istersiniz
diye sorar. Hasta ilk önce kötü haberi duymak istediğini söyler. Doktor hastaya
"Tahlillerinizi aldım ve ne yazık ki 24 saat ömrünüz kaldı." der. Hasta
yıkılmıştır. Doktora sorar "Daha kötü haber ne olabilirki ?"
Doktor "Dünden beri sizi arıyorum ama telefonunuzu daha yeni düşürebildim." |
Askerde kamuflaj yarışması var... Herkes cuvallara
giriyor,, komutan gelip tekme atıyor onlarda hayvan sesleri çıkarıyorlar komutan
onaylıyor... Birinci çuvala vuruyor.. Hav hav hav. Komutan aferin diyor köpek
çuvalı.... İkinci çuvala vuruyor, miyav miyav.. Komutan gene beğeniyor.. Böyle on
onbeş çuval geziyor. Hepsi çok iyi taklit yapıyorlar... Enson çuvala vuruyor ses
yok... Daha sert vuruyor gene ses yok, tekme, tokat, tahta, tüfek, ses yok... Askerlere
emir veriyor iyicene tekmeleyin... Çuvaldan kan sızmaya başlıyor.. Beş dakika sonra
da ince, bitkin bir ses: "Patateeeeeees" |
Adamın biri bir gün meyhaneden çıkmış tabii
kafasıda iyi. Yolda bir ayağı kaldırımda bir ayağıda yolda yürüyormuş. Adamın
biri bunu görüp yanına yaklaşmış. Ve de merakını gizleyemeden sormuş. -Ya
hemşerim , niye bir ayağın asfaltta bir ayağın kaldırımda yürüyorsun? Bir yerde
yürüsene? demiş. Adamda ona: -Allah razı olsun hemşerim sana. Bende acaba ne zaman
topal oldum diye düşünüyordum. |
Bir adam diğerine sordu:
Köpeğinizi satın almak istiyorum ama sadık mıdır?
-Hem de fazlasıyla sadık. Size bu konuda yüzde 100 garanti verebilirim.
-Nasıl bu kadar emin olabilirsiniz?
Şimdiye kadar 5 kere sattım. Her seferinde de geri geldi.
|
İki general bir cafede oturup konuşuyorlarmış. İçkinin de etkisiyle
generalin biri "benim bir erim var çok salak demiş. Diğeriyse "hayır, benim
bir erim var o daha da salaktır." demiş. Tartışma çok büyümeden kimin
askerinin daha salak olduğunu anlamak için yarışma gibi bir şey yapmaya karar
vermişler. İlk general askerini yanına çağırıp "oğlum, git bana şu 5000
lirayla bir Mercedes al gel" demiş. İkinci general de askerini çağırıp
"git bak ben ordu evinde miyim?" demiş. İki asker yolda karşılaşmışlar.
İlki "ya benim general çok salak. Bu günün pazar olduğunu bildiği halde beni
araba aldırmaya gönderdi." demiş. İkincisiyse "benim general daha salak.
Yanında telefon dururken, beni ordu evine gönderdi." demiş. |
Külkedisi meşhur baloya gitmek için tam hazırlanmaya
başlayacakken regl olduğunu farkeder. Tüm aramalarına rağmen üvey kardeşleri orkid
ve tamponları sakladığından çaresizlik içinde ağlamaya başl
Store Name Goes Here
Get More Great Deals at one of my other stores.
If I'm creating more that one store. I may want to explain that each store has its own page, and that visitors can go to the others by clicking on one of the links to the left.
|
|